rejisörünün ve hiçbir Deli Kâzımın tertip edemiyeceği j bu haraplık ve sefalet manzarası karşısında şehzade Şemsettin Efendinin gözlerinden yaslar akmıya başladı.

Ecnebi gazeteciler kapısı, çerçevesi» damı yıkılarak dört duvardan ibaret kalan, bazılarının hattâ bir duvarı da çökerek içi görünen evlerin, sokakta kerevetler üzerine yatırılmış yarı çıplak hastaların resimlerini alıyorlardı. Deli Kâzım bir aralık valiye yaklaşarak:

— Bu zelzele hiç olmasaydı icat etmek lâzım gelmez miydi beyefendi? dedi.

Burada bir aralık bir falso olacak gibi oldu. İşteki inceliği anlamıyah yahut da anladığı halde bu fırsatın tarihte bir daha ele geçmiyeceğini gören bazı muhacirler:

— Bakın halimize... Bizi buraya getirdiler, yer vermezler, yiyecek vermezler, para vermezler...

Diye haykınşmıya başladılar. Fakat sesler biribirine karıştığı için ne söylemek istedikleri pek anlaşılamadı.

Şehzade Şemsettin Efendi tekrar arabasına bindiği zaman:

— Zelzelenin ne korkunç bir âfet olduğunu şimdi anladım. Birkaç dakika içinde bir mamureyi ne hale getirmiş, dedi.

Civanbahta en ziyade tesir eden şeylerden biri de, hükümet konağının hali idi.

Efendi hazretleri merdivenin alt başından yukarı katın yıkık tavanına dehşetle bakarak:

— Burada mı çalışılıyor? dedi. Vali:

— Evet efendimiz, dedi ve o aralık gözüne ilişen Halil Hilmi Efendiyi parmak işaretile çağırarak takdim etti: *

— Müsaadei devletinizle kaymakamımızı takdim edeyim. Gazetelerin bir mucize eseri olarak ölümden kurtulduğunu yazdıkları kaymakam budur. Ağır yaralı olduğu, ve yerine vekil tayin edildiği halde vazifesini bırakmamış, sürüne sürüne iş görmiye devam etmiştir. Elan da yaralıdır biçare. Bakiniz, daha hâlâ doğru dürüst yürüyemiyor, bacaklarının birini sürüyor.

Şehzade:

— Çok şayanı takdir fedakârlık doğrusu... Dönüşte şevketli amcama arzederek taltifini istirham edeceğim. Demek yaralı olduğunuz halde vazife başında kaldınız kaymakam bey?

Bir anda kefeni yırttığını gören Halil Hilmi Efendi, iki büklüm vaziyette, gözlerinden yaşlar akarak:

— Halk memura vediaullahtır, dedi, ölmeyince hizmetinden ayrılmamalıdır.

Şehzade eldivenli elile Halil Hilmi Efendinin sırtını okşadı:

— Bunca asırdır Âli Osmanm yüzünü ağartan sizin gibi gayretli ve dirayetli memurlar olmuştur; var olun., dedi.

* * *

Bu ziyaret üzerine Sarıpınar zelzelesi yerli ve yabancı gazetelerin aktualite sütunlarında bir kere daha çalkalandı ve yaralarının sarılması için, eskilerine ilâve olarak, bir kere daha inanılmaz bir iane yağmuru yağdı.

Bunlarla kasabada birçok tamirler, boyalar ve yepyeni binalar yapıldıktan başka, hükümet karşısına güzel bir havuzlu park için de kâfi para artmıştı.

Topla yıkılmaz bir hale gelen Halil Hilmi Efendi, şehzadenin padişaha vereceği rapordan hiç değilse, çoluk çocuğu ile başını sokacak bir küçük ev parası umuyordu. Fakat günün birinde paradan daha kıymetli bir şey, hamiyetli göğsünü süs-liyecek bir altın Osmanî nişanı geldi.

Вы читаете Değirmen
Добавить отзыв
ВСЕ ОТЗЫВЫ О КНИГЕ В ИЗБРАННОЕ

0

Вы можете отметить интересные вам фрагменты текста, которые будут доступны по уникальной ссылке в адресной строке браузера.

Отметить Добавить цитату